BASINA VE KAMUOYUNA

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE

VE ULUSLAR ARASI  DAYANIŞMA GÜNÜ

 

BASINA VE KOMUOYUNA

Tarih boyunca fiziksel gücü elinde bulunduranlar, daha zayıf olana şiddet uygulamıştır. Bu şiddetin farklı bir yansıması da, fiziksel olarak daha güçlü olan erkek egemen toplumun kadına şiddet uygulamasıdır. Maalesef dünya tarihi boyunca erkek egemen toplum kadına sürekli ve sistem tarafından da destek görerek şiddet uygulaya gelmiştir. Bu nedenle dünya tarihinde böyle özel günler yaşanmaktadır. Bunlardan biriside  Kadına yönelik şiddete karşı mücadele ve uluslar arası dayanışma günü de bu şiddete baş kaldırının günü olarak anılmaktadır.

                25 Kasım, Dominik Cumhuriyeti'nde, Salcedo'da Ojo de Agua adlı köyde doğmuş, Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Clandestina Hareketi'nin öncülerinden olan Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşlerin sistem tarafından katledildiği tarihtir. Mirabel kız kardeşlerin, diktatörlüğün askerleri tarafından, tecavüz edildikten sonra vahşi bir şekilde katledildikleri utanç gününün ve insanlık ayıbının yıl dönümüdür. 1960 yılının 25 Kasım'ın da, Dominik Cumhuriyeti'nin kuzey bölgesinde, bir uçurumun dibinde üç kadının cesedi bulunur. Bunlar Mirabel kardeşlerdir. Ertesi sabah gazetelerde bu ölümlerin bir kaza sonucu meydana geldiğini anlatan bir haber çıkar. Ama gerçek göründüğü gibi değildir. Mirabel kardeşler, ülkelerinde siyasal özgürlük için kararlılıkla mücadele ederek Latin Amerika'daki diktatör Rafael Leonidas Trujillo'ya meydan okur. Bu yüzden diktatörlük tarafından zulme uğrayarak pek çok kez hapsedilir ve en son olarak da 25 Kasım 1960 yılında arabalarından zorla indirilerek tecavüz ve işkenceyle katledilirler. Sonrasında, bu katliam kayıtlara "Araba Kazası" olarak geçecektir. Mirabel kız kardeşlerden birinin kod adının Kelebek olmasından da esinlenerek; o günden sonra bu üç kız kardeş, gerek Dominik'te gerek dünya da "Kelebekler" adıyla efsaneleştirilerek anılmaya başlarlar. Önce 1981'de Dominik'te toplanan Latin Amerika Kadın kurultayında; 25 Kasım , "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü" olarak kabul edilir. Daha sonra 1985 yılında, Birleşmiş Milletler tarafından "25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi İçin Uluslararası Mücadele" günü ilan edilir. 1981 den bu yana dünyanın dört bir köşesinden kadınlar, efsaneleşen bu üç kelebeği anıyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı kadın dayanışmasını örüyor, seslerini yükseltiyorlar. Adeta kelebekçesine kanat çırparak uçmayı sürdürüyorlar.

          Mirabel kardeşlerin nezdinde, bir savaş politikası olarak cinsel saldırılara hedef olan kadın bedeni, bu kez mücadeleye atılan kadınları ortadan kaldırmak için hedef alınmış ve kadın kimliğini aşağılamak adına tecavüz edildikten sonra katledilmişlerdir.

          Türkiye de 2015 yılı içinde 316  kadın, erkek şiddeti sonucunda yaşamını yitirmiştir. 2014 yılında kadın cinayetine kurban gidenlerin sayısı kayıtlara 294 olarak geçti.

2008 yılından 2015'in ilk 6.5 ayına kadarki zaman diliminde ise 1,331 kadın yaşamını yitirdi. öldürülen iki kadından birinin faili kocası veya eski kocası oldu; 235 cinayet devam eden ayrılık veya boşanma sürecinde yaşandı. ‘Saçını kızıla boyatmak’, ‘yeni elbise almak’, ‘patates köfte yapmamak’, ‘tuzluğu uzatmamak’ veya sadece ‘gıcık olmak’ dahi bir kadın cinayetinin bahanesi oldu.

Yine istatiki verilere göre her geçen gün kadına yönelik şiddet hızla artmaktadır.Bunun  nedenlerinden birisi de kadına yönelik şiddet davalarında sanıklara uygulanan iyi hal indirimidir.Kadın cinayetlerinde ve kadına yönelik her türlü şiddet ve cinsel istismar davalarında hakimlere tanınan taktiri indirimin derhal yasalardan kaldırılması gerekmektedir.Bizce bu tür davalarda taktiri indirim sebebinin uygulanmaması gerektiği görüşündeyiz.

          Ülkemizin yakın tarihinde de toplumun hafızasına kazınan kadına yönelik şiddet ve bu şiddetin ulaştığı en son boyut olarak kadın cinayetleri toplumun kanayan yarası durumundadır.Yine buna en uygun ve en yakın örnek olan Özgecan ARSLAN, Cansu KAYA,Değer DENİZ  cinayetleri bütün toplumu derinden yaralayan cinayetler olmuştur..

              Bingöl Barosu olarak kadınlarımıza dayatılan bu cinsiyet ayrımcılığına ve kadına yönelik şiddete karşı olduğumuzu, yaşanılabilir bir dünya ve eşit cinsiyet yaşamı için tüm kadınlarımızla birlikte olduğumuzun bilinmesini isteriz. Saygılarımızla

                                                                                                                               Bingöl Barosu Adına

                                                                                                                                     Baro Başkanı

                                                                                                                             Av. Abdullah ALAKUŞ