10 ARALIK İNSAN HAKLARI GÜNÜ
Tarih: 9.12.2015 23:00:00| Okunma Sayısı: 3585

BASINA VE KAMUOYUNA

 

                               Bingöl Barosu olarak, Dünya İnsan Hakları Gününü  bu yıl  barış elçisi Sayın Tahir ELÇİ’ye adıyoruz. İnsan Hakları mücadelesinde Türkiye’de çok önemli işler yapan ve hiçbir zaman bu mücadelede geri adım atmayan sayın Tahir ELÇİ’yi saygıyla anıyoruz. Bölgede yaşanan faili meçhullere, işkencelere, baskı ve zulümlere karşı her zaman onurlu bir şekilde karşı durabilen sayın Tahir ELÇİ’nin yine bir hak mücadelesi sırasında katledilmesi hepimizi derinden üzmüştür. Bu yüzden insan Hakları mücadelesinin sembol isimlerinden biri olan sayın Tahir ELÇİ’yi saygıyla anıyor ve yolun yolumuzdur, diyoruz.

                               İnsan hakları mücadelesinin sembol isimlerinin bile katledildiği, insan yaşamının hiçe sayıldığı ve sadece güçlünün haklı olduğu bir dünyada insan hakları mücadelesini yürütmenin zorluğu aşikardır. Ancak insan hakları mücadelesi ilk çağlardan başlayıp günümüze kadar devam eden ve devam edecek bir alandır.

                               Devletler, önceleri, baskıya dayanan bir anlayışla yönetilmekteydi. Bu anlayışa son vermek amacıyla 1215 yılında İngiltere Kralı'na kabul ettirilen bildiri olan MagnaCarta, insan hakları kavramının ilk belgesi sayılır. İnsan hakları konusunda yayımlanan bir diğer önemli bildiri ise, Amerika'da yayımlanan Bağımsızlık Bildirgesi'dir. Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik gibi kavramlar, 1789 yılında gerçekleşen Fransız Devrimi'nden sonra yayımlanan "İnsan Hakları Bildirisi"nde gerçek yerini almıştır.

                               10 Aralık 1948 Tarihinde  Paris’te kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi temel insan hakları metnidir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi

İnsan: Bütün insanlar özgür, onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler.(madde 1)

İnsan haklarının özellikleri:Herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da herhangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bu Bildiri'de açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Bundan başka, ister bağımsız ülke uyruğu olsun, isterse bağımlı, özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke uyruğu olsun, bir kişi hakkında, uyruğu bulunduğu devlet ya da ülkenin siyasal, adli ya da uluslararası durumu bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir(madde 2). Ayrıca bu haklar hiçbir şekilde başkalarına ya da kurumlara aktarılamaz.

İnsan Hakları:En başta yaşam ve özgürlük olmak üzere sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma; yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma; Barışçıl amaçlar için toplanma ve dernek kurma; evlenme, mal ve mülk edinme; çalışma, işini seçme özgürlüğü; din, vicdan düşünce ve anlatma özgürlüğü hakları İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin temellerini oluşturur.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin kabulünden sonra insan hakları alanında yeni anlaşmalar yapılmış ve bildiriler sunulmuştur.

 

                               İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini Türkiye 6 Nisan 1949'da onaylamıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde, tüm insanların hiç bir ayırım gözetmeksizin yalnızca insan oluşundan dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olduğunu ilan etmektedir.Buna göre herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal yada başka bir görüş, doğuş tabiiyet, servet yada benzeri başka bir statü gibi her hangi bir ayırım gözetmeksizin tüm hak ve özgürlüklerden eşit bir şekilde istifade eder.

                               Türkiye'nin insan hakları ve demokrasisinin en önemli sorunu olan Kürt sorunun ve bu sorundan kaynaklanan savaşın halen çözülememiş olması, insan hakları açısından büyük bir engel oluşturmaktadır. Yine hak ihlalleri açısından, Roboski katliamının sorumlularının tespit edilip yargı önüne çıkarılmaması,faillerinin halen bulunamaması, Tahir ELÇİ’nin katledilmesinde faillerin yakalanmaması ve şüpheli sıfatıyla hiç kimsenin beyanının alınmaması düşündürücüdür,Alevi inanışında cem evinin ibadethane olarak tanınmaması, insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımını kaldırmaması, gözaltında kaybolan yüzlerce insanın akıbetinin araştırılmaması, doksanlı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetlerin üzerine gidilmemesi, Birleşmiş Milletler kayıplar sözleşmesine taraf olunmaması, uluslararası ceza mahkemesinin yargı yetkisinin tanınmaması,  Suriye ve diğer ülkelerden gelen mültecilerin yaşam hakkının ihlal edilmesi ve insan ticareti yapan kişilerce güvensiz araçlarla geçişlerinin sağlanması sırasında yaşanan toplu mülteci ölümleri,  Suruç Katliamı, Diyarbakır Katliamı, Ankara Katliamı ve Paris Katliamı,yine maden ocakları ve diğer iş kollarında yaşanan işçi ölümleri, basına yönelik baskı ve gazeteci tutuklamaları, kadına karşı yaşanan şiddet olaylarında, hasta tutuklu ve hükümlülerin cezaevlerindeki durumlarından dolayı Türkiye'de ve dünyanın bir çok ülkesinde  hak ihlali yaşanmaktadır.

                               Son sözü, insan hakları mücadelesinin değerli aktivisti Başkan merhum Tahir ELÇİ’nin eşi Türkan ELÇİ’ye bırakmak istiyoruz.

                               "Onu faili meçhuller ordusu karşılayacak. Kendini her zamanki gibi nezaketle tanıtmaya çalışırken onlar da; 'Seni bütün faili meçhuller bütün alem tanır. Senin bize bir ömür hakkın geçti. Biz seni buradan izledik, bizim gibi faili meçhullere bir ömür adadın' diyecekler.

                               "Ona soracaklar 'Sen geldin, kaldı mı senin gibi kınalı güvercinler'. Tahir Elçi'nin o zaman gülümseyen yüzüne bir akşam inecek 'Valla ne diyeyim geldiğim yerde epi topu bir avuç güvercin vardı. Kartallar, şahinler leş kargaları kol geziyordu' diyecek.

                               "Ona diyecekler 'Sen bizi savundun ya seni kim savunacak'? 'Arkamda eşim var, benim gibi düşünen arkadaşlarım var' bir de diyecek ki 'Bugün dilekçe verdim yurt dışına çıkış yasağım kalktı artık özgürüm, kıtaları, denizleri fersah fersah gezebilirim. Hakkımda açılan duruşma ileriki tarihe ertelenmiş olsa da hakkımı savunmak için hazır bulunacağım'.

                               "Bütün faili meçhuller onu bağırlarına basacak minnetle ağırlayacak. 'Dört Ayaklı Minare'nin en tepesine konacağım, tarih anlayacak beni. Kirli medya, beni tehdit eden televizyonlar, beni hedef gösteren gazeteler hoşçakalın. Beni anlamayanlar, beni anlamak istemeyenler dudak bükenler hoşçakalın, Geçtiğim işkence tezgahları hoşçakalın. Sahillere vurulmuş bebekler hoşçakalın. Faili meçhullerin yetimleri hoşçakalın. Beni sevenler, destekleyenler hoşçakalın. Çocuklarım, eşim hoşçakalın diyecek'."

 

                                                                                                BİNGÖL BAROSU ADINA

                                                                                                      BARO BAŞKANI

                                                                                                Av. Abdullah ALAKUŞ

28.03.2024
AV. YUSUF KETENALP
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.