TÜBAKKOM
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
BASIN AÇIKLAMASI
CUMHURİYET
DEVRİMLERİ VE KADININ İNSAN HAKLARI KAZANIMLARINDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ.
8 Mart 1957 yılında Amerika’da kadın
işçilerin düşük ücretleri, uzun çalışma saatleri ve insanlık dışı çalışma
koşulları nedeniyle başlattıkları grevde 129 kadın işçinin yakılarak
öldürülmesiyle başlayan süreç kadınların; eşitlik, özgürlük mücadelesinin
simgesidir.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü; tüm
dünyadaki emekçi kadınların; kendilerini ailede, toplumda, siyasal, sosyal ve
ekonomik alanlarda eşit bir birey olarak görmeyen zihniyetlere karşı dayanışma
ruhuyla hareket ederek; toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadının
insan haklarının ihlal edilmesinin ortadan kaldırılması için gerekli eğitim,
kültür, ekonomik ve yasal alanda çalışmalar yapılması taleplerini dile getirdikleri
MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜDÜR.
Bugün yürütmekte olduğumuz mücadelede
çok daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız vardır. Kadınlar olarak bizler başka bir
dünyanın mümkün olabileceği çığlığını omuz omuza atmak durumundayız.
Maalesef dünyada eşitsizlik, yoksulluk,
şiddet ve savaşlar giderek artmaktadır. Bizler savaşı, yoksulluğu, eşitsizliği,
şiddeti arttıran sistemi sorgulamadan ve değiştirmeden kadının insan haklarının
ihlalinin ortadan kaldırılamayacağının bilinciyle, insanları yoksulluğa iten,
eşitsizliğe,şiddete ve savaşa yol açan bu sömürü düzeninin değişmesi gerektiğinin
bilincindeyiz.
Ülkemizde toplumumuzun yarısını
oluşturan kadınlarımız ne yazık ki eşit bir şekilde eğitim ve istihdam
olanaklarına ulaşamamakta, kültürel ve siyasal alanda yeterince temsil
edilememektedirler. Kadınlarımızın büyük çoğunluğu mülksüz,yoksul ve emekçidir.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin
yaygın olması toplumsal ilerlemenin önündeki en önemli engeldir.Aile içinden
başlayarak kamusal alana yayılan cinsiyet ayrımcılığı ve cinsiyet eşitsizliğine
neden olan politikalar,kadının insan haklarının ihlalinde başrol oynamaktadır.
Kadının özgür bir birey olması
kültürel, tarihsel ve dinsel gerekçelerle engellenemez. Bu gerekçelere
dayanılarak kadınlarımız eğitim hakkından, iş hayatından, toplumsal yaşamdan
uzaklaştırılamaz.
Kadınların ev
içinde harcadıkları ücretsiz emeğin yok sayılması engellenmelidir.Kadın
emeğinin görünür olması sağlanarak,ekonomik olarak değerlendirmeye alınması gerekmektedir.
Aile bireylerinin bakımını ve ev işlerinin yapılmasını kadının görevi olarak
kabul eden,devlet politikasından vazgeçilmeli,ücretsiz bakım ve ev işleri kamu
hizmeti olarak devlet tarafından sağlanmalı ve bunun içinde alt yapı
oluşturularak sosyal koruma politikaları oluşturulmalıdır.
Eğitimde fırsat eşitliği
sağlanarak,kadınların eğitime erişimleri sağlanmalıdır.Kız çocukların
eğitimlerini bırakmalarına yol açan 4+4+4 sistemi terk edilmelidir.Yine
istihdam alanında kadınların önündeki engeller kaldırılmalı ve kadının ekonomik
bağımsızlığına yol açacak istihdam politikaları oluşturulmalıdır.
Kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal
hayatın karar alma süreçlerine etkin ve eşit biçimde katılmaları için eşit
fırsatlar tanınmalıdır.
Kadına karşı gerek politikada,gerek
medyada gerekse dini alanda kullanılan dilin erilleşmesi önlenmelidir.Laiklik
ilkesinden uzaklaşılmasının en olumsuz etkileri kadınların üzerinde
hissedilmektedir. Bu nedenle Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden uzaklaşılmamalı,demokratik,
laik bir sosyal devlette kadının eşit ve özgür bir birey olduğu devletin tüm
kurum ve kuruluşları tarafından içselleştirilmeli ve kadın haklarına aykırı
hiçbir söylem ve eyleme izin verilmemelidir.
Ülkemizde son yıllarda kadına karşı
şiddet ve kadın cinayetlerinin sayısı hızla artmaktadır. Kadına yönelik
şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile doğrusal ilişkisi olup, toplumsal
cinsiyet eşitsizliği önlenmeden şiddetin de ortadan kalkmayacağı açıktır.
Kadına karşı şiddetin önlenmesinin ve
toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının güvencesi olan 6284 sayılı yasaya,İstanbul
Sözleşmesi’ne ve nafaka hakkına karşı son yıllarda yürütülen haksız
propagandayı endişeyle izliyoruz. Hak savunucusu olarak bizler;yasalarımızın
uygulamadan kaynaklı sorunlarının çözümünü talep ederken, kadını özgür bir
birey olarak kabul etmeyen zihniyetin planlı ve sistematik olarak siyasi
zeminin uygun olduğunu düşünerek nafakanın kaldırılması ve İstanbul Sözleşmesi’nin
ve 6284 sayılı yasanın kaldırılması yönünde yarattıkları politik baskılarını
görmekteyiz.Siyasilerden talebimiz siyasi baskıya direnerek, kadının insan haklarının ihlal edilmesine yol
açacak kadın kazanımlarını geriye götürecek hiçbir yasal değişikliğe imza
vermemeleridir.
Kadına yönelik şiddetin varlığında ve
Aile Mahkemeleri’nin görevli olduğu alanlarda ve davalarda arabuluculuk ve uzlaştırma
alternatif çözüm yöntemleri kabul edilmemelidir.
Kadınları toplumsal hayatın dışına iten
ayrımcı ve cinsiyetçi politikalardan vazgeçilerek,kadını sadece ailenin bir
parçası olarak gören,özgür birey olduğunu kabul etmeyen politik ve kültürel
anlayış değiştirilmeli,kadınlara siyasal, sosyal ve ekonomik alanda yer açacak
toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları samimiyetle uygulanmaya geçilmelidir.
Kamu Kurum ve Kuruluşları cinsiyet temelinde ayrımcılık yapmama ve eşitliği
uygulamak için mekanizmalar oluşturmalı ve düzenlemeler yapmalıdır. Kadınlara
karşı her türlü ayrımcılık sonlandırmalı, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanarak,
kadının toplumsal konumu güçlendirilmelidir.
Uzun mücadeleler sonucunda elde edilmiş
kadın hakları kazanımlarından vazgeçme çalışmalarına karşı sessiz kalmamız
beklenmemelidir. Hak savunucu olarak bizler kadının İnsan Hakları mücadelemizi
dünden daha büyük bir inançla ve dayanışmayla sürdürmeye kararlıyız.
Bizler,Türkiye Kadın Hukuku Komisyonu (
TÜBAKKOM ) üyeleri olarak; Cumhuriyet Devrimleri sonucunda ve mücadelelerimizle
elde edilen kadın hak ve kazanımlarından geriye götürmeye yönelik her türlü zihniyetin,
söylemin, girişimin karşısında olacağımızı, kadına karşı ayrımcılığın ortadan kalktığı,
kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu, kadının insan haklarının
ihlal edilmediği, barışın ve özgürlüğün var olduğu bir Türkiye ve Dünya için;
kadın haklarının teminatı olan Atatürk Devrimlerine ve Laik Cumhuriyeti’mize
bağlılıkla,mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi kamuoyuyla
saygılarımızla paylaşıyoruz. 05.03.2020
TÜRKİYE
BAROLAR BİRLİĞİ KADIN HUKUK KOMİSYONU
( TÜBAKKOM )